Zaman zaman kendimizi öyle bir erteleme döngüsüne dahil ediyoruz ki, bir sarmaşık gibi sarıyor bu erteleme bizi. En çok da mutluluk ve haz ile ilgili oluyor bu ertelemeler.
“Havalar güzelleşsin spora başlayacağım, gelecek ay kendimi dinlendirmek için izin alacağım, iş değiştirince rahatlayacağım, kilo verdiğimde onunla buluşacağım…” bu erteleme cümlelerinden sıkça duyduğum bazıları.
Mutluluk Bir Gelecek Hedefi Değildir!
Bunlar ilk söylendiğinde hedef belirleme gibi görünüyor olabilirler. Ancak zamanla çoğalan bu ertelenmiş planlar ulaşılmak istenen yarın için bugünü yok saymak anlamına geliyor. Ve sanki bugünde mutluluk ihtimali yokmuş da her şey yarında saklıymış gibi bir inanç yaratıyor, oraya sığınıyoruz.
Anda kalmanın dış engelleri yetmiyormuş gibi bir de iç engeller yaratıyoruz. Kendimizi hep bir şeyler için beklerken buluyoruz.
Mutluluk bir gelecek hedefi değildir ve onun geleceği zamanı beklemek yerine şimdide onu nasıl yaratacağımıza odaklanmalıyız. Nasıl hissettiğimizi, nasıl hissetmek istediğimizi biliyor olduğumuzda gelecekten bir şeyler beklemeyi bırakıp ona ulaşmak için elimizden geleni yapmaya başlayabiliriz.
Kendimiz ile geçirebildiğimiz zaman azaldıkça mutluluk da azalmaya mahkumdur!
İhtiyaçlarımızı, keyif alanlarımızı fark ettiğimizde, koşturmayı bırakıp kendimizle kalabildiğimizde mutluluğu ertelemeye gerek kalmaz. Çünkü şimdi ile temas içinde olup bugündeki ben ile ilişkilenebiliriz.
Mutlu olmak için hayatınızda hiç problem yaşamıyor olmayı, her şeyin mükemmel gitmesini bekliyorsanız daha çok bekleyeceksiniz…
Zorluklarla birlikte ilerlemek, onları yok saymadan şimdide anlamaya çalışmak mutluluğa ulaşmanın temel adımlarından biri.
Ertelediğiniz her mutlu olma haliyle mutsuzluğa daha çok yaklaşacağınızı unutmamak dileğiyle…
Klinik Psikolog Sena Soysal
İstanbul Ataşehir Psikolog