Aylin Balbo’yı Osman kitabından daha önce Ateş Sönene Kadar kitabı ile ağırlamıştık Ne Okudum köşesinde. Kitap incelemesine detaylı bakmak için: https://www.senasoysal.com/blog/ates-sonene-kadar-aylin-balboa/
Şimdi ise o yazıyı yazarken başladığım “Aylin Balboa öykülerine Kafa Dergisi’nden aşinayım. “Osman” serisini her ay merakla bekler, pek de severim.” cümlesindeki Osman hikayeleriyle birlikteyiz.
Kitabı o kadar severek okudum ki okurken kendi kendime neşelendim! Balboa’nın çok ağır duygulara bile bir mizah katma yeteneği var. Tokat tarken yanağınızı da okşuyor gibi :)
Kitap boyunca yirmi Osman hikayesi okuyoruz. Osman’a yazılmış mektuplar aracılığıyla yazarın bir ayrılık sonrası içsel süreçlerine şahitlik ediyoruz.
Yazarın yerinde tespitleri sizi altını çizmeden duramayacağınız birçok satırla buluşturuyor. Ben kitabı tek solukta okudum. Ayrılığı da özlemi de baş etmeyi de art arda takip etmek beni peşinden sürükledi. Eminim ki kitabı elinize aldığınızda siz de kendinizi durduramayacaksınız.
Neden mi eminim? Çünkü kitaba ait satırları instagram üzerinden paylaştığımda yüzlerce “Bu hangi kitap?” sorusu aldım. Bu Hikaye Senden Uzun Osman kendinizden satırlar bulacağınız bir kitap. Karşılaşmanız bol olsun!
Kitaptan alıntılarla bitirmek isterim;
”Yalnız ben bu unutma işinde biraz fazla ileri gitmişim, beynimi unutmak için o kadar acımasızca eğitmişim ki, artık lazım gelen şeyleri de hatırlayamıyorum. Geçmiş bulanık bir nehir gibi içimden akıp gitmiş… Altında kaldığım taşların ağırlığını biliyorum da mevzu tam olarak neydi bir türlü çıkaramıyorum Osman.”
‘’Kendimizi çok karmaşık varlıklar sanıyoruz. Çözebilmek için de karmaşık düşünceler içinde boğulup duruyoruz. Halbuki basit işte. Korkularımızın ve arzularımızın altını kısabilirsek biraz daha mutlu yaşayabiliriz Osman.’’
Klinik Psikolog Sena Soysal
İstanbul Ataşehir Psikolog
