Feminizm Herkes İçindir adlı kitap Bell Hooks tarafından 2000 yılında yazılmıştır. Kitap 19 bölümden oluşmaktadır ve her bir bölümde olayların feminist bakış açısıyla ele alınması söz konusudur. Beden politikaları, iç ve dış güzellik, sınıf mücadeleleri, iş hayatı, aile, ebeveynlik, cinsellik, sevgi, eşcinsellik gibi cinsiyetin ve cinsiyetçilik tartışmalarının kitap boyunca varlığını sürdüren konulardır.
Feminizme Bakış
Kitabı okumadan önce feminizmi yalnızca kadınlara yapılan cinsiyetçi ayrıma karşı çıkan bir yaklaşım olarak düşündüğümü itiraf etmekle söze başlamak istiyorum. Beni bu şekilde düşünmeye yönlendiren şey daha önce bu konuda okuma yapmamış olmam. Aynı zamanda sosyal olarak feminizmin gösterilen ve öğretilen yüzünün yalnızca kadınlara mal ediliyor.
Feminizmin toplumsal olarak mutsuz, öfkeli, hırçın, taş kalpli kadınların oluşturduğu bir yaklaşım olarak gösteriliyor olmasının pekçok insanı bu hareketi araştırmaktan alıkoyuyor. Feminizmin yalnızca erkek karşıtlığı olarak algılandığı bir toplumda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamanın oldukça güç.
Feminizmi anlayabilmek için öncelikle cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarının tam olarak anlaşılması gerekmektedir. Çünkü feminizm toplumsal cinsiyet eşitliği esasına dayanmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı da cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarını kapsamaktadır. Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarını bilmeyen, cinsiyetçiliğin ve cinsiyetçi sömürünün ne anlama geldiği hakkında pek fazla düşünmemiş olan kişilerin kitabı okurken yazarın iletmek istediklerini anlamada güçlük yaşayabilirler.
Feminizm Erkekleri de Kapsar
Feminizmin cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir. Yani erkekleri de kapsar. Feminizmin erkeklerden nefret etmekle ve onlara her koşulda karşı çıkmakla hiçbir ilgisi yoktur.
Kadınlar olarak değişime kendimizden başlamamız gerektiği ve bunun ancak kendi bilincimizi yükselterek mümkün olduğu kitapta defalarca vurgulanmış. Bu vurgu bana çok anlamlı geldi çünkü ataerkil yapıyı değiştirmek için önce kendimize düşen sorumluluğu üstlenmeliyiz. Kendi değişimimizi gerçekleştirmek, yapısal değişimin ilk adımının sağlam atılmasını sağlamak için mantıklı bir yaklaşım olacaktır.
Feminist hareketin yalnızca kadınlar tarafından yürütülmesinin hareketi başarıya ulaştırmada yetersiz kalması ve başarı için erkeklerin de cinsiyetçiliğe karşı olan bu direnişte kadınların yanında yer alması fikri feminist eylemin işbirlikçi yapısının bir kanıtı olarak kitaptaki yerini almış. Kadınların birbirini hor gören, biriyle rekabet eden ve birbirinden nefret eden varlıklar olarak toplumsallaştırılmış olması düşüncesi feminizmin önündeki en büyük engellerden biridir. Feminizmle birlikte bu düşüncenin baskısından kurtulmuş olunması kadınları birbirine daha da yakınlaştırmıştır.
Feminist Hareketin Kazandırdıkları
Kitap boyunca feminist hareketin biz kadınlara kazandırdığı bir çok şeye değinilmiştir. Bunların arasında benim gözümde büyük önemi olan kazanımlardan biri kendi bedenimizi erkeklerin malı gibi görmekten uzaklaşmamızı sağlamış olması. Bu farkındalık beraberinde kadınların cinselliklerini ne zaman ve kimle yaşayacaklarını seçme hakkını, kürtaj yaptırma haklarını da getirmiştir.
Kadınların kendi bedenlerinde söz sahibi oldukları konusunda bilinçlendirilmeleri cinsiyetçi sömürüyle mücadelede temel basamaklardan biri olarak yer buluyor. Kendi bedenimizle ilgili özgürce karar veremiyorsak yaşamımızdaki diğer alanlarla ilgili seçme hakkımızdan da vazgeçmiş oluruz.
Kitabın 9. Bölümünde kadınların ekonomik bağımsızlıklarıyla ilgili önemli bilgiler var. Bunlardan biri kadının ekonomik olarak yeterli durumda olduğunda ve özgürleşmeyi seçtiğinde ataerkil tahakkümün baskın olduğu bir ilişkiyi sürdürme oranının azalması. Erkek tahakkümü karşısında seçim yapabilmek için ekonomik anlamda özgürlük ve yeterlilik gerekmesi, kadınların iş yaşamında neden aktif olarak yer alması gerektiğinin en büyük kanıtlarından biri.
Tahakkümün olduğu yerde sevginin varlığını sürdüremeyecek olması mesajını kitabın ilettiği en önemli mesajlardan…
Sınıf farkı da kitabın içinde ele alınan konulardan biri. Ayrıcalık sahibi kadınlar kendi sorunlarını dile getirirken, diğer sınıf kadınlarının sorunlarını görmezden gelmişlerdir. Bu durum da yazarı sınıf mevzusuyla yüzleşilmeden politik kız kardeşliğin gerçekleştirilemeyeceğini vurgulamaya itmiştir.
Kitaptan Kalanlar
- Günümüzdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununun temelinde erkeklerin değil ataerkinin, cinsiyetçiliğin ve erkek tahakkümünün olduğunu açık bir biçimde görülüyor.
- Toplumsal yönlendirmelerin bizi tüm kadınların mağdur olarak gösterilmesi ve de erkeklerin düşman olarak kabul edilmesi yöneltiyor.
- Tahakküm durumunda sevgi ve aşk varlığını sürdüremez ve tahakküm karşı tarafın özsaygısına direkt saldırıda bulunmaktır.
- Feminist hareket adaleti ve özgürlüğü savunarak pek çok köklü değişimi olumlayıcı bir biçimde geliştirmiştir.
- Feminizm cinsiyetçiliği, cinsiyetçi tahakkümü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir.
- Toplumdaki cinsiyet ayrımcılığına son vererek eşitliği sağlamaya çalışır.
Küçük yaştan itibaren cinsiyetçi değil de eşitlikçi bir biçimde yetişmiş olsaydık çok daha sağlıklı ve mutlu bir toplum olabilirdik. Böyle bir toplumda doğmamış olsak bile böyle bir toplum yaratmak bizim elimizde. Bu sebeple unutmamak için sıkça tekrarlayacağım ve hayatımın pek çok alanında tekrar tekrar kullanacağım cümleyle yazımı bitirmek istiyorum ’’Feminizm herkes içindir’’, dalga benle başlasın ve çevremdekilerle devam etsin!
Son zamanlarda sıkça yaşanan kadına şiddet olaylarının önüne ancak eğitimle geçilebileceğini hatırlatarak bilinçlenmenin önemini yeniden vurgulamak isterim.
Uzman Psikolog Sena Soysal
İstanbul Ataşehir Psikolog