Mutluluk ne çok duyduğumuz bir kelime değil mi? Herkes ondan bahsediyor, kendince yollarını bulmaya çalışıyor. Belki bazen kendi yollarını bir başkasına da aktarmaya, onu da mutlu etmeye uğraşıyor. Peki nedir bu mutluluk, nasıl işler, nasıl artar? Hep yakın ama bir o kadar da uzak olan mutluluğu konuşacağız bugün.
Danışanlarımla konuşurken en çok güçlük çektiğimiz yer; hisleri konuşmak oluyor. “Nasıl hissettin?” sorumun cevabı genellikle “İyi, kötü, güzel” üçlüsü arasında değişiyor. Duygular ile ilgili bir yanıt alabildiğimde ise çoğu zaman kendimiz için duyguların anlamını bilmediğimiz gerçeğiyle karşı karşıya kalıyorum. Nasıl mı? Seansın bir yerinde “Bunu duymak sana nasıl hissettirdi?” diye soruyorum, “Mutlu oldum.” cevabını alıyorum. Sonrasında “Peki, mutluluk senin için ne demek?” diye devam ettiğimde çoğu zaman bunun üzerine farkındalığımızın az olduğunu, mutluluk üzerine çok konuşmadığımızı görüyorum.
Mutluluğun Belirli Bir Formülü Yoktur!
Türk Dil Kurumu’na göre mutluluk “Genellikle insanların kendilerine en yüksek erek olarak koydukları değer. Bilinci dolduran tam bir doygunluk durumu. İstek ve eğilimlerin tam bir uyumu ve doygunluğu. Değerli şeylerin bolluğu içinde alınan nesnel durum.” Bu tanımda mutluluğun nesnel, tama erişme hali olarak tanımlandığını görüyoruz. Oysa ki mutluluk nesnel değil özneldir ve tama erişmeyle de doğrudan bir bağlantısı olduğu söylenemez.
Mutluluk bireyseldir; kişiden kişiye farklılık gösterir. Koşullara, kişilere, durumlara, zamana bağlı olarak değişen bir ruh hali olarak tanımlanabilir.
Richard’a göre “Mutluluğu içimizde bulamazsak onu dışarıda, nesnelerde, deneyimlerde, daha tuhaf düşünce ve davranış biçimlerinde umutsuzca ararız. Kısacası, onu basitçe bulunamayacağı bir yerde arayarak mutluluktan uzaklaşıyoruz.”. Burada dışarıdaki nesnelerden çok içerdeki bene bağlı olarak değişen bir duygu olduğunu görüyoruz. Örneğin; yeni bir araba almak birini çok mutlu ederken diğeri için hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Baharın gelişi sizin için bir mutluluk kaynağı iken bir diğeri için kötü bir haber olabilir.
Mutluluk bir amaç değil süreçtir!
Hedeflenen bir noktaya ulaşmaya çalışırken çoğu zaman süreçten aldığımız keyfi göz ardı etme eğilimindeyizdir. Hedef ne olursa olsun süreç değil sonuç önemli hale gelir. Oysa ki hedefe ulaşmak kadar oraya gidene kadar aldığımız yolu hissedebilmek, kendimizi fark edebilmek de kıymetlidir. İdealize edilmiş bir mutluluk yorgunluk hissi yaratmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Mutluluk bir amaç, sonuç değil, bir süreçtir. Sürece odaklandığınızda hislerinizin daha çok farkına varacak, kendinize daha çok yaklaşacaksınız.