Mutsuz olmak ayıpmış, saklanılması gereken bir durummuş gibi bugünlerde. Mutluluk bir görev gibi anlatılıyor. Mutlu olma zorunluluğu bizi mutsuzlaştırıyor olmasın? Mutsuz olmak sanki herkesin başardığı bir işte başarısız olmuş hissi yaratıyor olabilir. Her baktığımız yerde “harika hayatlar” görüyoruz. Instagramda herkes gülüyor, geziyor, iyi giyiniyor, eğleniyor; kısacası mutluluğun her türlü sinyalini yüksek sesle veriyor.
Sürekli mutlu olmakta ısrar ediyor olmak mutsuz olmak için harika bir sebeptir
Hislerimizle kavga etmek yerine onların içimizde nereye temas ettiğini anlamaya izin vermek, onlarla baş etmek için bize lazım olan gücü kazanmamızı sağlar. Ancak bu olumlu hislerde çok kolay ve kendiliğinden olurken olumsuz hislerde o kadar da kolay değildir. Hissetmemek, onlardan kurtulmak için verdiğimiz savaşın içinde farkında olmadan o hisler daha da büyür.
Mutsuz olmak baş etmesi, sindirmesi, dayanılması kolay bir durum değilidir. Bu hoşnutsuzluk hali potansiyeli hayatımızda kendimizin “iyi hissetme” durumunu bağladığımız değişkenlerin çokluğuyla büyür. Her gün spor yapmanın bizi mutlu ettiğine inanıyorsak spora bir gün ara vermek bizi mutsuz edecektir. Hep bir sevgilimiz varken mutlu olduğumuza inanıyorsak ayrılıklarda depresyon bizim için sürpriz olmayacaktır. Beklentilerimizin çokluğu hayal kırıklıklarını da artıracaktır. Oysa ki mutluluk ve mutsuzluk yan yana giden hisler.
Kendi mutlululuk kavramını yarat!
Kelimelerin anlamları hepimizde farklı yer buluyor. Mutluluk ya da mutsuzluk kavramlarını herhangi bir yere sabitlememek (zenginlik, gezme, refah seviyesi, az çalışmak vb), kendi yaşadıklarımızla diğerlerininkini kıyaslamıyor olmak kendinizi hüznün kalın duvarları ardına hapsetmenizi engelleyecek. Çünkü yeryüzünde herbir kavrama farklı anlamlar yüklenebileceği gibi mutluluk ve mutsuzluk da bu farklılaşan kavramların içinde yer alır. Kendi mutluluğunu yoruma açmadığında, mutsuzluğunu bastırmaya çalışmadığında onların sendeki yerini yaratmış olacaksın.
Mutluluk bir zorunluluk olursa, her küçük sorun büyük bir probleme dönüşür
Olumlu düşünmek hayatla ilgili problematik durumlarda çözümsel olabilmek için oldukça faydalıdır, ancak olumlu düşünmek hayatta sadece olumlu şeyleri görme ve olumsuzları yok sayma arzusuna yol açarsa yaşam başlı başına bir sorun haline gelir ve önümüze çıkan her engel aşılması zor bir dağa dönüşür.
Yalnızca olumsuzdaki olumluyu görmek değil olumludaki olumsuzu da fark edebiliyor olmak sağlıklı bir yaşam döngüsünün temel gerekliliklerindendir. Yaşamak her iki yanda da olabilmekle mümkün. Sadece keyif veren, mutlu edenle temas etmek değil, acı veren, mutsuz edenle de baş edebilmek esas!
Uzman Klinik Psikolog Sena Soysal
İstanbul Ataşehir Psikolog