Dünyada olmak sürekli bir denge arayışında olmak demek. İş, aile, ilişkiler, hedefler ve hayaller…Tüm bunların arasında koşuşturup dururken, zihinlerinize kendimize sormayı unuttuğumuz bir soru bırakmak isterim: “Bu hayat gerçekten benim hayatım mı?” İşte burada otantiklik, azim ve akış kavramlarından bahsetmek gerekiyor.
Bu yazıda, Martin Heidegger’in varoluş felsefesinden ilham alarak, otantikliğin ne anlama geldiğini, azim ve akış arasındaki hassas dengeyi nasıl kurabileceğimizi ele alacağız.
Otantiklik Nedir?
Heidegger’e göre otantik olmak, insanın kendi varoluşunu, sınırlarını ve sorumluluklarını fark etmesiyle ilgilidir. “Kendi hayatının yazarı” olmak, başkalarının dayattığı kalıpları değil kendi gerçekliğini yaşamayı gerektirir. Ancak otantik olmak, yalnızca “kim olduğumuz” sorusuyla değil, aynı zamanda “ne olmadığımızı” da fark etmekle mümkündür.
Bu farkındalık, bizi iki temel tutuma götürür:
- Değiştirebileceğimiz şeyler için azim göstermek.
- Değiştiremeyeceklerimizi akışa bırakmak.
Ancak, bu iki tutumu birbirinden ayıramadığımızda ne olur? İşte burada içeride ve dışarıda kaos başlar.
Azim ve Akış: İkilem mi, Birliktelik mi?
Hayatta karşılaştığımız her durum bizden ya azim ya da akış talep eder.
- Azmettiğimiz yerler, değiştirme gücümüz olduğunu hissettiğimiz alanlardır.
- Akışa bıraktığımız yerler ise, sınırlarımızı kabullenip, hayatın doğal ritmine uyum sağladığımız alanlardır.
Ancak azmin gerektiği yerde akışa bırakmak ya da akışa bırakılması gereken yerde azmetmek, içsel bir çatışma ve düzensizlik yaratır. Bu durumda, otantik olmak, doğru soruları sormayı gerektirir:
• “Bu durumda gerçekten bir şeyleri değiştirebilir miyim?”
• “Yoksa hayatın doğal akışına güvenmeyi mi seçmeliyim?”
Bu sorular, bizi tıkanıklıklarımızı fark ederek daha dengeli bir varoluşa yönlendirir.
Azim ve Akış Dengesi: Otantik Yaşamın Anahtarı
Otantik bir yaşam sürebilmek için, azim ve akış arasındaki dengenin farkında olmamız gerekir. Bu denge, bizi kaostan huzura taşır. Fırlatıldığımız bu dünyada kendi duruşumuzu bulmak, özgürlük alanımızı oluşturmak için bir temel kabul ve özgürlük alanı oldukça önemlidir:
- Sınırlarımızı kabul etmek: Hayatta değiştiremeyeceğimiz şeylerin varlığını kabul etmek, akışa bırakmayı kolaylaştırır.
- Sorumluluk almak: Değiştirme gücümüz olan yerlerde cesaretle hareket etmek, azimle ilerlemeyi mümkün kılar.
Azim ve Akış Arasındaki Kaygıyı Yönetmek
Azim ve akış arasındaki dengeyi ararken, bu süreçte bir miktar kaygı yaşamak kaçınılmazdır. Ancak bu kaygı, aynı zamanda özgürlüğün ve otantik olmanın bir göstergesidir. Önemli olan, bu kaygıyı bir düşman olarak görmek yerine, onu bir rehber olarak kabul etmektir.
Kendi Hayatınızın Yazarı Olun!
Otantik olmak, hayata dair bir yolculuktur. Bu yolculukta azim ve akış dengesini kurmak, insanın kendi yaşamına sahip çıkması ve kendine ait olana yönelmesiyle mümkündür. Kendinize şu soruyu sorun: “Doğru yerde azmediyor, doğru yerde akışa bırakabiliyor muyum?”
Bu sorunun cevabı, hayatınızdaki tıkanıklıkları çözmek için önemli bir rehber olacaktır. Hayatınızın yazarı sizsiniz. O halde, kalemi elinize alın ve hem azmin hem de akışın gücünü kullanarak, otantik bir yaşam yaratmaya başlayın!
Klinik Psikolog Sena Soysal
İstanbul Ataşehir Psikolog